İnsan gözü farklı aydınlık
seviyelerine kolayca ve hızla uyum sağlar. Örneğin belli bir mekanda gün
içinde aydınlık seviyesinin belirli hızla değişiminden çok etkilenmez.
Mutlak aydınlık seviyesinden ziyade, aynı ortamda birbirinden önemli
şekilde farklılık gösteren aydınlık seviyeleri algılama açısından daha
büyük bir sorundur (örneğin aynı ofis bölümü içinde birbirine bitişik
aydınlık ve karanlık bölgeler bulunması, bir tünelin içinde aydınlık ve
karanlık bölgelerin birbirini izlemesi gibi) ve sözkonusumekanda
yürütülmeye çalışılan faaliyetin ne olduğuna bağlı olarak tehlikeli
durumlara bile neden olabilir. Teknik detaya girmeden, üniformluğun,
belli bir mekan ya da bölgede aydınlık seviyesinin en yüksek, ortalama
ve en düşük değerlerinin birbirine oranlarının bir ölçüsü olduğunu
söyleyebiliriz.
Renksel geri verim, bir ışık kaynağının, aydınlattığı
cismin renklerini ne kadar aslına sadık oluşturduğunun ölçüsü olarak
tanımlanabilir. Burada “aslına sadık” ifadesinin üstü kapalı olarak bir
“referans ışık kaynağı” içerdiği açıktır. İşte CRI yani renksel geri
verim endeksinin tanımı açısından, bu referans, belirli bir CCT aralığı
için güneş ışığının belirli koşullardaki spektrumu, belirli bir CCT
aralığı için ise, test edilen ışık kaynağı ile aynı CCT değerine sahip
teorik kara cisim kaynak spektrumudur. Referans ışık kaynağının CRI
değeri tanım olarak 100’dür.
CRI’ın belirlenmesinde 8 adet standart test renk örneği
(Munsell renk örnekleri) ele alınır. Bu renkler özel olarak seçilmiş
düşük doygunluklu renklerdir. Bunlardan her biri için, test edilen ışık
kaynağının, referans ışık kaynağına ne kadar yakın sonuç verdiği
hesaplanır. CRI (= Ra) bu 8 sonucun basit aritmetik
ortalamasıdır. CRI negatif değerler alabilir. Maksimum değeri ise
100’dür.
Genel olarak hiçbir aydınlatma için CRI<65 olması
önerilmemektedir. İç mekanlarda genel aydınlatma için CRI>80, mağazalarda
ürün aydınlatması için CRI>85, müzeler, sergi salonları gibi mekanlar ile
renk ayrımı yapılan yerlerde CRI>90 olmasını öneriyoruz.
Ancak CRI değerinin tek başına kullanılması renk kalitesi
ile ilgili yeterli bilgi vermeyebilir veya yanıltıcı olabilir. Bkz. “R9
nedir?”.
R9, CRI hesaplamasında kullanılmayan
kırmızı test renk örneği için, test edilen ışık kaynağının, referans ışık
kaynağına ne kadar yakın sonuç verdiğinin ölçüsüdür. R9 negatif değerler
alabilir. Alabileceği maksimum değer ise 100’dür. İnsan gözünün kırmızı
civarındaki dalgaboylarına cevabı görece zayıf olduğundan, R9 değerinin iyi
olması, bir beyaz ışık kaynağının gerçek hayattaki renksel kalitesi
açısından çok önemlidir. R9 kullanılmadan sadece CRI değerinin verilmesi
eksik ve yanıltıcı olabilmektedir.
Kamaşma, aşırı kontrast veya ışık kaynaklarının uygun
olmayan dağılımı nedeniyle oluşup, gözlemciyi rahatsız eden ve/veya objeleri
ve detayları ayırdetme yeteneğini sınırlayan görsel şartlara verilen
isimdir.
Kamaşma, gözün algılaması açısından, psikolojik
(discomfortglare) ve fizyolojik (disabilityglare) olarak iki temel sınıfa
ayrılır. Kamaşma çeşitli faktörlere bağlıdır. Bunların arasında gözün uyum
yeteneği, obje ve kamaşma kaynakları arasındaki açı gibi faktörler
önemlidir.
Kamaşmanın ölçümünde CIE tarafından önerilen UGR
(UnifiedGlareRating) birimi yaygın olarak kullanılır.
Hayır. CRI yani renk geri verim endeksi
çeşitli dezavantajlara ve eksiklere sahiptir. Pratikte bir LED armatürün
renk kalitesi hakkında sağlıklı bir fikir sahibi olmak için en azından R9
olarak bilinen spesifik (kırmızı) renk geri verimi değerinin de CRI ile
birlikte kullanılmasını öneriyoruz.
En doğru renk tanımlaması CIE diagramında
(x,y) koordinatlarını vermek olsa da, pratikte
PC-Amber LED’ler, ürünlerimizin pek
çoğunda seçenek olarak mevcuttur. PC-Amber, yani phosphor-converted (fosfor
dönüşümlü) LED’ler, beyaz LED’ler ile aynı mantıkla yani InGaNbazlı olarak
üretilmektedir. Sıcaklığa bağlı akı performanslarıGaAsPbazlı Amber LED’lere
göre çok daha iyi olmaktadır. Klasik amber LED’lerde, sürekli hal ışık akısı
başlangıçtakinin %40’ından bile az olabilmektedir (=%60 kayıp). PC-Amber
LED’lerde ise bu kayıp %10’lar mertebelerindedir.
Bu sayede besleme kabloları üzerinde
gerilim düşümü problemi azalıyor, daha uzun metrajlar atlama yapmadan tek
besleme hattı ile sürülebiliyor.
Filamanlı ampuller, yapıları gereği, hala
en kaliteli beyaz ışığı üretmekle birlikte, modern LED’ler artık filamanlı
ışık kaynaklarına çok yakın kalite ve renk sıcaklığında ışık üretebilmekte
ve renk tutarlılığı sorunları çözülmüş durumdadır. İyi renk ayrımı
yapılmasını gerektiren ticari, sanatsal ve medikal uygulamalar da dahil
olmak üzere pek çok uygulamada LED’ler enkandesan ışık kaynaklarının yerini
almaya başlamış durumdadır.
Tam değil. LED’lerin verimleri geleneksel
ışık kaynaklarının birçoğundan yüksek olsa da, kendilerine sağlanan
enerjinin mertebe olarak %50 kadarı yine de ısı enerjisine dönüşür. Yanlış
algılama şundan kaynaklanmaktadır: Isıya dönüşen enerjiLED’den radyasyon
yoluyla değil kondüksiyon (iletim) yolu ile (armatürün soğutucusuna
aktarılarak) uzaklaştırılmaktadır. Isıya dönüşen bu enerji yüzdesi gözönüne
alındığında LED’lerin soğuk ışık kaynakları olarak düşünülmesinin hatalı
olduğu açıkça görülür.
LED’lerin sağladığı enerji tasarrufu için
genelleme yapmak yanıltıcı olmaktadır. LED’lerin ışıma biçimi ve optik
sistemleri ile yerine geçtikleri geleneksel armatürlerin ışıma biçimi ve
optik sistemleri arasında önemli farklar olduğundan, tasarruf oranı eski
ışık kaynağının tipi (filamanlı, metal-halide, CFL, vs.), ışıma açısı, asma
yüksekliği gibi çeşitli faktörlere bağlıdır. LED ve eski ışık kaynaklarının
güçlerini, akılarını birebir karşılaştırmak da aynı nedenle anlamlı
değildir. Yine de pek çok pratik uygulamada sağlanan enerji tasarrufunun
sistem bazında %50’nin üzerinde olduğunu söyleyebiliriz.
Burada gerçekten “LED”’den mi yoksa içinde LED’lerin
kullanıldığı nihai üründen mi bahsedildiğinin bilinmesi önemlidir. LED’lerin
birer komponent olarak kontrollü deney koşulları altında üreticinin iddia
ettiği ömür sürelerine (L70 veya L85) ulaşması beklenmelidir. Ancak
armatürün tamamı için üreticinin verdiği ömür tahminlerinde, iddia edilen
sürelerin gerçekliği daha dikkatli incelenmelidir. Armatürün gerçek
hayattaki kullanımında ömrünün ne olacağı şu faktörlerin tamamına bağlıdır:
-
Armatürün kağıt üzerindeki (ya da bilgisayar ortamındaki)
termal tasarımının doğruluğu,
-
Armatürün üretiminde (özellikle termal açıdan kritik
kısımlara) gösterilen özen,
-
Armatürün içindeki LED’lerin gerçek hayatta üreticinin
verdiği ortam sıcaklık aralığında sıkıntısız çalışıp çalışmadığı,
-
Kullanıcının, armatürü üreticinin belirttiği sıcaklık
aralığında kullanıp kullanmadığı.
-
Armatürün diğer bileşenlerinin, özellikle de içerdiği güç
kaynaklarının ve diğer elektronik komponent veya alt sistemlerin de en az
LED’lerden beklenen ömür süresine sahip olup olmadığı.
LED’lerin güçlerine ve çalıştıkları ortamın sıcaklığına göre
uygun şekilde soğutulabilmeleri şarttır. Baştan LED’ler için tasarlanmış
armatürlerde bu şartlar zaten sağlanır. Sonradan dönüştürülen yani retrofit
işlemi uygulanan armatürlerde ise, işlemin başarılı olabilmesi armatürün
yapısına bağlıdır. Bu dönüşüm işlemi, armatürdeki eski ampulü aynı soket
yapısına sahip bir LED ampul ile değiştirmek kadar basit gözükebilir, ya da
armatürde ciddi mekanik değişiklikler ve metal işçiliği yapılması da (=ek
işçilik maliyeti) gerekli olabilir. En basit gözüken durumda bile, yani eski
ampul ile aynı soket yapısına ve aynı çalışma gerilimine sahip bir LED
ampulün alınıp yerine takılmasında, bazı teknik detaylar gözönüne alınmazsa
sonuç başarısız olabilir. Bir retrofit işleminin başarılı olabilmesi için
-
Dönüşümden sonra sıcaklık ile ilgili sorunlar yaşanmaması,
-
Armatürün IP sınıfında değişiklik olmaması (ekstra delikler
vs.),
-
Armatürün optik performansının kötüleşmemesi (ışık akısının
azalmaması, ışığın renk kalitesinde ve kamaşma özelliklerinde kötüleşme
olmaması, armatürün ışıma açılarında değişiklik olmaması),
-
Dönüşümdeki toplam sahip olma maliyetinin ekonomik olarak
anlamlı olması
şartlarının tamamının sağlanması gereklidir. Pek çok
durumda, retrofit işlemine hiç kalkışılmadan yeni (baştan LED’ler için
tasarlanmış) bir armatüre geçilmesi en doğru çözüm olmaktadır.
Triyakdimmerlerle çalışması için
üretilmiş güç kaynakları için üreticisi tarafından verilen uyumluluk
listeleri mevcuttur. Uyumluluk listesinde bulunmayan dimmer-güç kaynağı
çiftlerinde uyum sorunları oluşabilmektedir. Bu nedenle, çevirmeli duvar
dimmerleri ve bunlara ait mevcut kablolamanın kullanılacak LED sistemi ile
uyumluluğu konusunda teknik ekibimiz gerekli inceleme ve kontrolleri mutlaka
önceden yapar ve gereken değişiklikler varsa raporlar.
Buna anlamlı bir cevap vermek için tüm
ışık kaynağı tiplerinizi ve bunların kullanım günlük kullanım süreleri ile
açma-kapama sıklılarını bilmek en doğrusudur. LED ışık kaynaklarının enerji
tasarrufu sağlayacağı doğrudur, ancak yatırımın kendisini makul sürede geri
ödemesi açısından, eski armatürlerin günde ortalama kaç saat çalıştığının
bilinmesi gereklidir. Örnek vermek gerekirse, günde 20 saat yanan bir
armatür için LED’e dönüşüm yalnızca %20 tasarruf sağlasa bile
anlamlıdır.Diğer yandan, bir filamanlı ampulün LED’e dönüşümü, %80’den fazla
enerji tasarrufu sağlayacak da olsa, eğer ürün günde yalnız 1 saat
kullanılıyorsa anlamlı olmayabilir.
Çoğu durumda hayır. Klasik T8 floresanların yerine LED
floresan tüplerin kullanılması bazı durumlarda anlamlı ve gerekli
olabilmektedir.
Ancak 4x18W kare tavan armatürleri için, armatürü olduğu
gibi değiştirip, birebir bu iş için tasarlanmış bir kare LED armatür
kullanmak hem ekonomik, hem de teknik açılardan çok daha avantajlıdır.
Teknik detaylar ve çözüm önerileri için lütfen bize danışın.
Bir LED armatürün sürekli hal akısının
armatürün fabrikadan çıktığı ilk gündeki değerinin %70’ine düştüğü toplam
(kümülatif) kullanım süresidir. Saat cinsinden belirtilir. Bu süre armatürün
kullanıldığı ortam sıcaklığına bağlı olabilir. Üretici bu süreyi genellikle
ürünün izin verilen çalışma sıcaklık aralığı için geçerli olarak verir.
Ürün, bu çalışma sıcaklığının üst sınırından daha yüksek bir ortam
sıcaklığında kullanılırsa L70 ömrü beklenenden az olabilir. Bu noktada
“ortam sıcaklığı” tanımı önemlidir. Armatür açısından ortam sıcaklığı,
armatür gövdesinin içinde yer aldığı ortamın sıcaklığıdır. Özellikle
sıvaaltı armatürlerde bu “ortam” alçıpan tavanın iç bölümü olup, kısıtlı
hacim ve yüksek armatür sayıları sözkonusu olduğunda, bu bölgede sıcaklık
mekanın geri kalanında ölçülenden önemli ölçüde yüksek olabilir.
Koyu kırmızı (DeepRed) ve koyu mavi
(Royal Blue) LED’lerin ışımaları insan gözünün algılamadığı spektrum
bölgelerini de içerdiğinden, bu LED’lerin ışımalarının lümen cinsinden
verilmesi tanım olarak mümkün değildir. Bu nedenle,
Bir LED armatürün ürettiği ışık akısı,
sözkonusu armatürün içerdiği LED(ler)’in jonksiyon sıcaklığına bağlıdır.
Armatür ilk çalıştırıldığı anda, jonksiyon sıcaklığı ortam sıcaklığına
eşittir. LED’ler içlerinden akım geçtikçe hızla ısınmaya ve ürettikleri ışık
akısı azalmaya başlar (geçici hal). Armatür tasarımının ve ortam
sıcaklığının birlikte belirlediği bir sıcaklıkta jonksiyon sıcaklığı ve
sabitlenir ve akıdaki azalma durur. Sürekli hal akısı işte bu ısıl denge
durumundaki akıdeğeridır.
Elektrik kullanımınızı bilmeden söylemek
veya tahminde bulunmak zor. LED aydınlatma ürünleri ile aydınlatmaya ilişkin
tüketiminizde kayda değer azalma olacağı doğrudur. Bu azalmanın miktarı eski
armatür tiplerinize bağlıdır. Bunun faturaya yansımasının ne kadar olacağı
ise toplam elektrik tüketiminiz içinde aydınlatmanın ne kadar yer tuttuğuna
bağlıdır. Değişimden önce bu analiz uzmanlarımız tarafından kesin olarak
yapılıp size raporlanacağından, LED ürünlere geçişin faturanızı ne kadar
azaltacağını önceden büyük doğrulukla bilebilirsiniz.
LM80 testi, LED ışık kaynaklarının (bitmiş ürünlerin değil!)
ışık akılarının azalma hızının ölçüldüğü bir endüstri standardı testtir.
LED’ler belirli sıcaklık ve akım şartlarında minimum 6000 saat test edilir
ve bu sonuçlar baz alınarak daha uzun süreli performans değerleri bilimsel
olarak tahmin edilir.
LM80 test raporu, test edilen LED’in içinde kullanıldığı
aydınlatma armatürünün ömür süresi hakkında doğrudan fikir vermez. LM80
testine göre L70 ömrü (örneğin) 35,000saat olan bir LED, iyi soğutma
sağlamayan, kötü tasarlanmış bir armatürde kullanıldığında, “armatürün” L70
ömrünün 5,000 saatten bile az olması son derece mümkündür.
LED’ler bu tür uygulamalarda rahatlıkla
kullanılabilir. Parazit, yani elektromagnetikenterferans, LED’lerin sürücü
devreleri ve özellikle dimming özellikli devrelerin bazıları, topraklama
sorunları, kablolar gibi çeşitli faktörler tarafından oluşturulur. Sözkonusu
hassas mekanlarda parazite sebep olmayacak sürme yöntemleri mevcut olup,
konuyla ilgili bize danışabilirsiniz.
Genel katalogumuzkağıt baskı olarak
mevcuttur. Ürün broşürlerimizi ise LED teknolojisindeki gelişme hızı
nedeniyle kağıt baskı olarak dağıtmıyoruz. Web sitemiz bir ürün parametresi
veritabanı kullanarak dinamik pdf broşürler oluşturmaktadır. Bu sayede, ürün
verilerindeki en ufak değişiklik broşürlere otomatik olarak, kullanıcının
linke tıkladığı anda yansıtılmaktadır. Web sitemizden indireceğiniz pdf
broşürler bu sayede her zaman günceldir. Kağıt broşürlerdeki olası hataları
ve güncel olmama problemlerini bu sayede tamamen engellemekteyiz.
Bitkilerin sağlıklı büyümek için ihtiyaç
duydukları ışık dalgaboyları türden türe değişebilmektedir. LED sarkıt,
ampul ve downlight ürünlerimizin çoğu, bitki büyümesine uygun dalgaboylarını
içeren LED’ler ile üretilebilmekte ve bu amaçla kullanılabilmektedir. Lütfen
bize danışınız.
Muhtemelen hayır. Ancak iki teknolojinin
çakıştığı bazı noktalar olabilir: LED ışık kaynaklarının genelde noktasal ,
OLED ışık kaynakları ise genelde düzlemsel olduğundan aydınlatmada kullanım
şekilleri farklı olacaktır.
UGR (UnifiedGlareRating). Bkz. “Kamaşma”.
AC şebeke gerilimi ile çalışan ürünlerimiz için tüketim
prizden ürünün güç kaynağı tarafından çekilen aktif güç olarak alınır.
Kullandığımız verim tanımı ise “sürekli rejimde armatürden çıkan net akının
şebekeden çekilen aktif güce oranı” olarak yani
“steady-statewall-plugefficacy” olarak verilir.
DC gerilimle çalışan ürünler için tüketim yalnızca ürünün DC
olarak çektiği gücün değeridir. Güç kaynağı kaybı hariç tutulur. Bunun
nedeni, montaj biçimine göre ve/veya kullanıcının seçimine göre farklı
güç kaynaklarının kullanılabilmesidir.
Bu LED ürünler, COB (Chip-on-Board)
teknolojisi ile üretilmiş LED dizileri veya genelde matrisleridir. COB
teknolojisinde, kılıflanmamış yarıiletken komponentler doğrudan devre kartı
(PCB) üzerine monte edilir. Kılıf boyutları genelde komponent boyutundan çok
daha büyük olduğundan, önemli ölçüde yoğun bir eleman yerleşimi ve sonucunda
da aynı alana çok daha fazla komponent monte edilebilmesi mümkün olur. Bu
teknolojinin LED ışık kaynağı üretiminde kullanılması sayesinde, “noktasal
ışık kaynağı” tanımına çok daha uygun, gerçekte çok sayıda LED
jonksiyonundan oluşan, yüksek güçlü kompakt LED komponentler elde edilmesi
mümkün olur. COB LED’lerin teorik “noktasal ışık kaynağı” tanımına yakın
olmaları, özel üretilmiş reflektörlerle birlikte kullanılabilmelerini mümkün
kılmaktadır.
Elektronikte SMD (Surface-Mount Device)
olarak adlandırılan devre elemanları, baskı devrenin yüzeyine doğrudan monte
edilen ürünlerdir. Yani komponentin kendisi ve lehim bağlantıları devre
kartının aynı tarafında yer alır. Bu sayede kart üzerinde komponent
bacaklarının geçeceği ve diğer taraftan lehimleneceği deliklere gerek
yoktur. Bu montaj teknolojisi SMT (Surface-MountTechnology) olarak
adlandırılır. SMD LED’ler basitçe bu teknolojiye uygun olarak üretilmiş
LED’lerdir. Modern LED’lerin çok büyük bir çoğunluğu SMD devre
elemanlarıdır.